Girne’de sıradağların yükseklerinde konumlanmış, Akdeniz’i ve Kuzey Kıbrıs manzarasını çevreleyen alanını tepeden seyreden St. Hilarion Kalesi, Lefkoşa’ya giderken yol üstünde bulunan Hilarion Kalesi, Girne sıradağlarındaki 3 kalenin (diğer ikisi Kantara ve Bufavento) en iyi korunmuş olanıdır.
İnanılanın tersine, kale ismini 4 yy.’da Filistin ve Kıbrıs’taki faaliyet gösteren bir Azizden değil, Kutsal Topraklarda işkenceden kaçıp inzivaya çekilen, dağlardaki bir mağarada yaşayıp ve orada hayatını kaybeden bir papazdan almaktadır.
Kantara ve Bufavento Kaleleri gibi St. Hilarion Kalesi de aslında Kıbrıs’a ve Anadolu kıyılarına devamlı saldırılar yapmak için yaklaşan korsanları görüp uyarmak için inşa edilmiştir. Aslında burada bir manastır ve kilise de inşa edilmiş olmasına rağmen, kaleye tarihteki ilk atıf 1191 yılındaki kayıtlarda bulunmuştur. Tarihte bir süre boyunca bu kale önemli stratejik bir öneme sahip olmuştur ancak daha sonra Lizünyan soylularının tatil için gittikleri bir yer haline gelmiştir.
Kalenin büyük bir kısmı 15. Yüzyılda Venedikliler tarafından garnizonların artan maliyetlerini düşürmek amacıyla boşaltılmıştır.
Üç farklı düzeyde inşa edilmiştir ve her biri kendine yeterli ve bağımsız olarak tasarlanmıştır. En alt ve orta bölge ekonomik amaçlar için kullanılırken üst kısım ise kraliyet ailesinin konakladığı kısım olmuştur.
Ana girişteki surlar 11. yüzyılda Bizanslılar tarafından güçlendirilmiştir, bu dönemde ise kalenin en alt kısmı askerlerin ve atlarının konaklamasına ayrılmıştır. Orta kısım kraliyet sarayı, mutfak, kilise ve büyük bir sarnıç için tahsis edilmiştir. Üst kısmında kale girişinde, ortasında avlu bulunan bir Lüzinyan Kapısı bulunmaktadır.
Kraliyet dairelerinin ikinci katında Gotik tarzıyla oyulan Kraliçenin Camı’ndan bakılınca görülen panoramik manzara olağanüstüdür ve Kuzey Kıbrıs’ın Kuzey kıyılarının, özellikle Lapta ovalarının resim gibi manzarasını görmek için buraya tırmanmaya gerçekten değecektir.
Walt Disney’de ‘Uyuyan Güzel’ karakterine ilham vermesiyle ünlü olan bu kale hem tarih meraklıların hem de muhteşem manzaralara ilgi olan kişilere pek çok fırsat sunmaktadır, ayrıca açık bir günde buradan Türkiye’yi bile seyredebilirsiniz.
En yüksek zirveye kadar ulaşabileceğiniz merdivenlerde eğim biraz diktir ancak tutunabileceğiniz bir merdiven tırabzanı bulunmaktadır. En yükseğe çıkmak için deniz seviyesinden 732 metre yüksekliğe çıkmanız gerekecektir, burada üniformalı askerlerle bir hatıra fotoğrafı çekilme fırsatı yakalayabilirsiniz.
Düz ve rahat ayakkabılar giyilmesi ve özellikle yaz aylarında ziyaretçilerin yanlarında atıştırmalık bir şeyler bulundurması tavsiye edilmektedir.